1071 yılında Malazgirt'te, Büyük Selçuklu Hükümdarı ile Romen Diyojen arasında gerçekleşen ve tarihin akışını değiştiren Malazgirt zaferinin ardından Kırşehir Anadolu Selçuklularının şehri haline geldi. II. Kılıçaslan eski bir geleneğe uyarak ülkesinin 2 oğlu arasında paylaştırdı ve burası Ankara toprakları ile birlikte Mesud'un payı oldu (566-1190). Fakat Tokat'ta hüküm süren ve Konya'yı fetheden Rüknettin Aslan Ankara Kalesini 2-5 gün sürecek bir kuşatma altına alıp zapt etmiş ardından Mesud ve iki oğlunu idam ettirmişti (600-1204. Kardeş geçimsizlikleri ile elden ele geçen,yol uğrağı olması nedeniyle kanlı savaşlara sahne olan Kırşehir 625(1227-28) yılında Mengüçoğullarından Muzafferittin'e tımar olarak tahsis edildi.Onun zamanında şehir bir kültür merkezi durumundadır
İbni. Bibi'den öğrendiğimize göre 25 Haziran 1243’de meydana gelen,Selçuklular ile Moğol orduları arasında yapılan Kösedağ Savaşı’nın sonucunda Keyhüsrev yenilmiş ve her yıl vergi vermek üzere Moğolların hakimiyetine girmiştir. Kırşehir ise bu hadiseden sonra Moğol ordularının yaylak ve kışlağı haline gelmiştir. Moğol valilerinin zulümleri Selçuklu memurlarının idaresizlikleri bölge halkını nefrete sürüklüyordu. Bu tarihte Kırşehir beyi olan Moğollara karşı uzlaştırıcı bir siyaset uygulayan Nurettin Caca Kırşehir izlediği politikayla halkı huzura kavuşturmuş Caca Bey medresesini kurmuş ilim ve âlimleri korumuştur.