Ahilik Nedir ?

Ahilik  32  meslek erbabını bünyesinde barındıran, Ahi Evran-ı Veli önderliğinde Anadolu’da kurulan, Anadolu dışında Orta Doğu, Balkanlar ve Kafkaslara kadar uzanan sivil bir oluşum,esnaf dayanışma teşkilatıdır.Ahilik, çalışma tarzı itibariyle topluma hizmet sunma gayesiyle özel yönetmeliklerde belirtilen iş ve ahlak disiplini, şeyh, usta, çırak, kalfa vs. hiyerarşisi içinde çalışmayı ibadet zevki haline getiren , ticari, siyasi, askeri, sosyal ve kültürel faaliyetlerde bulunan teşkilattır”. Ahilik, bireylere ahlaki erdemler açısından donanım sağlarken, onları iyi birer birey yapmayı amaçlayan, öte yandan da bireylerin oluşturduğu aileden millet kavramına varıncaya kadar bütün toplumsal sistemi barış ve esenlik içinde yaşatmayı hedefleyen insanlık kurumudur. Ahilik din ve tasavvuf gibi çok önemli iki olguyu birleştiren bir kavram niteliğindedir. Ancak bu ahiliğin dini bir kurum ya da tarikat olduğu anlamına gelmemektedir. Ahiliğin sosyal ve kültürel cephesi ahlak tabanına dayanmaktadır bu da demektir ki ahilik bireysel değil, toplumsal çerçeve içerisindedir. Dedikodudan kaçınmak, şefkatli, cömert ve merhametli davranmak, iyi bir birey olmak vs. gibi onlarca prensip ve kural esasta bireysel olmaktan ziyade içtimai, yani toplum hayatını düzene sokucu nitelikle buyruklardır . Ahilik teşkilatının kurucusu olan Ahi Evran edinmiş olduğu dini-tasavvufi eğitimler ve bilgiler örgütün yapılanmasında ve şekillendirilmesinde çok etkili olmuştur. Bu nedenle ahiliğin temelinde İslam tasavvuf kültürünün bir uzantısı olan fütüvvet anlayışı vardır. Fütüvvet kelimesi sözlükte “yiğit, cömert, genç” olarak geçen feta sözünden türetilmiştir. Ahilik geleneklerine göre birey iki küreğe sahip bir kayığa benzetilmiştir, bir kürek ekonomi, sanat, üretim, ticaret olgularını temsil ederken, diğer kürek ahlak ve insan ilişkilerini temsil etmiştir. Temsili kayığın sorunsuz ilerleyebilmesi için iki küreğin ahenk ve aynı güç içerisinde hareket edebilmesi gerekliliği belirtilmiştir Ahilik teşkilatının temeli Kur’an ve Hz. Peygamber sünnetinden gelmektedir. Ahi ahlakının temel prensibi “Eline, diline, beline sahip ol” kuralına bağlıdır. Eline sahip olmaktan kasıt; hakka, hukuka tecavüz etmemek, başkasının malına dokunmamak, tamahkar olmaktır. Diline sahip olmaktan kasıt; gıybet, dolandırıcılık ve yalandan kaçınmak, sır saklayabilmek, kalp kırmamak ve tatlı dilli olabilmektir. Beline sahip olmaktan kasıt ise; namusa göz dikmemek, zinadan kaçınmak, iffet sahibi bireyler olabilmektir .Ahi teşkilatlanmaları, birey ayrımı yapmaksızın herkese açık bir yapıya sahiptir fakat daha çok esnaf ve zanaatkarlar arasında destekçileri bulunmuştur. Ahilik ve esnaf kavramları bu nedenle birbirlerini çağrıştıran iki kavram olarak anılmaktadır. Anadolu’nun hemen hemen her köşesinde yapılanan ahilik teşkilatlanmalarının her sanat dalı için ayrı birlikleri bulunmaktaydı. Ayrı birliklerin oluşturulamayacağı kadar az sayıdaki zanaatkarların bulunduğu merkezlerde ise birbirlerine yakın olan mesleği icra eden bireyler bir araya getirilip tek çatı altında toplanmaktaydı. Ahi birlikleri arasındaki bütün ilişkilerden büyük meclis denilen birlik sorumluydu. Bütün ahi birlikleri, Kırşehir’de bulunan Ahi Evran Zaviyesi’ne bağlıydılar ve bu zaviyenin başında bulunan Ahi Baba, Ahi Evran’ın halifesi ismini taşırdı. Bu sayede birlikler, genel merkez olarak kabul edilen Ahi Evran Zaviye’sinde kabul ediliyordu Zaviye içerisindeki her bir esnafın ayrı Pir’i bulunmaktaydı. Pir fütüvvet anlayışında “bir işi ilk defa yapan kişi” olarak geçmektedir. Pir olarak adlandırılanlar o meslek çeşidini ilk defa icra edenler olarak kabul edilmekteydi.Ahilikte teşkilat bir başkan ve beş kişilik yönetim kurulu tarafından yürütülmekteydi. Teşkilata bağlı bulunan bütün esnafı baba şefkatiyle kucaklayan, çıkarlarını gözeten, ahlaki ve siyahi adaletiyle örnek bir lider olan Esnaf Şeyhi’ nin yeri ve görevleri oldukça önemliydi. Esnaf Şeyhi, kalfa, çırak ve yamak törenleri düzenlemek, işe alımı ve maaş ödemelerini sağlamak, mesleki sorunları çözme, esnafa ait binaların bakımını yapmak ve idare kurulu toplantılarına katılmakla yükümlüydü Yönetim kurulu ise; Esnaf Şeyhi eşliğinde teşkilatın karar merkezi özelliğini taşıyan bir birim olarak kabul edilmekteydi. Kurulun ilk üyesi olarak kabul edilen “Esnaf Kethüdası” nın asli görevi esnafın kültürel, sosyal ve eğitim anlamında yetiştirmesini takip edip onlarla ilgilenmekti. Kurulun ikinci üyesi olan “Yiğitbaşı” nın, esnafa hammadde sağlanmak, disiplini kurmak, ceza belirlemek, tören düzenlemek ve rütbe tespiti gibi görevleri bulunmaktaydı. Üçüncü üye olan “işçi başı”, mamülleri kontrol etmek, kaliteyi tespit etmek ve teknik konuların idaresiyle ilgilenirdi. Yönetim kurulunun diğer iki üyesi olan “Ehl-i Hibre” ise, esnaflar arası veya esnaf ile yönetim arasında meydana gelen anlaşmazlıklara hakemlik eder, esnaf birlikleri içerisinde en çok sevilen sayılan kişilerden seçilirlerdi. Kurul her ayın birinci ve üçüncü Cuma günleri teşkilat odası adı verilen yerde toplanırdı. Bu toplantılarda esnafla ilgili olaylar, kararların uygulanması ve sonuçlar tartışılırdı. Ahilik, oluşumu ve kuralları gereği yönetim sürecinde her zaman demokratik bir yapı benimsenmiştir. Yönetim sürecinde kimin hangi görevde yer alacağı seçim ile belli olmakla birlikte yönetim kimsenin tek eline devredilmezdi. Oluşturulan ceza ve denetleme sistemleri ile teşkilat idarecileri üyelerin meslek ahlakına uygun davranışlar sergileyip sergilemediklerini denetler, kurallara aykırı davrananları topluma ibret ve ders vermesi amacıyla cezalandırmaktaydı.

 

Ahilik Teşkilatının Tarihçesi

Anadolu’da Balkanlarda ve Türkistan'da yaşamış olan Türkleri ahlaki yönden tamamlayan meslek ve sanatsal konularda yetiştiren, bireysel yönden gelişmelerini sağlayan ahilik Türklerin Anadolu'ya yerleşmesinde ve burada bir yurt inşa edebilmelerinde oldukça önemli bir paya sahiptir. Türklerin yerleşik hayata geçmeleriyle birlikte esnaf ve zanaatkarlar arasında bir örgütlenme biçimi olarak fütüvvet benimsenmiş ve “ahilik” kavramı meydana gelmiştir. Ahilik kavramının Anadolu'da yaygınlaşmasında, 1205'te İran'dan Anadolu’ya gelerek oraya yerleşen Ahi Evran isimli bir Türk mutasavvıfının önemli bir yeri bulunmaktadır. Ahi Evran, şeyhi Evhaduddin Kirmani'yle 13. yüzyılın başlarında Anadolu dört bir köşesinde ahi yapılanmalarını oluşturmuş; Kirmani'nin vefatından sonra ise Anadolu’ da bulunan ahi teşkilatlarının önderliğine devam etmiştir. Ve böylece o dönemde Ahilik Teşkilatı bünyesinde yer alan meslek sayısı 32'ye ulaşmıştır . Ahilik Osmanlı’ ya has özellikleri bulunan milli bir yapılanma olarak ortaya çıkmıştır ve tüketicilerin korunmasına özen gösteren bir teşkilat yapısına sahiptir. Teşkilatlanma 17. yy kadar devam etmiştir ancak devletin düzenlediği seferler sonucunda toprakların genişlemesiyle çeşitli dinle mensup kişiler bir arada çalışmak zorunda kalmıştır. Bunun sonucunda din ayrımcılığının yapılmadığı ve imtiyaz sahibi manasına gelen “Gedik” teşkilatları oluşturulmuştur. Bu doğrultuda esnaf ve zanaatkarlık 1860 yılına kadar sürdürülmüştür Ancak 19. yy başlarında ortaya çıkan liberal iktisat anlayışının benimsenmesi, ahiliğin esnaf üzerindeki etkisinin azalması ve gedik belgesine sahip olmayanlara dükkan açma izni verilmesi sonucunda sistem giderek yozlaşmış ve işlevini kaybetmiştir. Bunun sonucunda gedik teşkilatlanmaları da bir yasa düzenlemesi ile ortadan kaldırılmıştır. Böylece 700 yıl kabul görmüş ve bir gelenek haline gelmiş Anadolu halkının kültürel, ahlaki, ekonomik ve sosyal yaşantısında belirleyici bir rol üstlenmiş olan Ahilik sistemi tarihe karışmıştır

 

Ahilik Teşkilatı ile İlgili Temel Kavramlar

Ahilik Teşkilatı ile ilgili başlıca ve kaynaklarda sıkça geçen konuyla alakalı terimler hakkında bilgi sahibi olmanın Ahiliğin özümsenmesini ve daha iyi anlaşılmasını sağlayacaktır. Bu kavramlar başlıca şunlardır; hirfet, hiref, ehl-i hiref, sanat, ehl-i sanat esnaf ve pir.

Hirfet; rızka, geçinmeye yarayan sanat, amel, kâr

Hiref; rızka, geçinmeye yarayan sanat, amel, kâr anlamına gelen Hirfet'in çoğulu.

Ehl-i Hiref; Sanat sahibi, esnaf demektir. "Erbab-ı hiref" de aynı manadadır . Sanat; İnsanda estetik duyguyu heyecana getirecek eserler meydana getirme işi

Ehl-i Sanat (Sanatçı); Yaratıcı ve olağandışı nitelikleri olan, sanat yapabilecek yetkide olan kişi.

Esnaf; Sınıf kelimesinin çoğuludur . Osmanlı Türk toplumunda el sanatları ile uğraşan sanatkârlar ile, geçimlerini mamul eşya perakendeciliği ile sağlayan kimselere verilen ad.

Pir; Yaşlı, ihtiyar, her meslek ve tarikatın kurucusu anlamına gelen pir kelimesi, fütüvvette "bir işi ilk defa işleyen kişi" anlamına gelir. Her iş kolunda pir iki tanedir. Birincisi o işi ilk işleyen peygamberler, ikincisi ise İslam’dan sonra o işi ilk işleyen kemer-beste sahabelerdir . Meselâ Hz. Âdem çiftçilerin, Hz. İdrîs terzilerin, Hz. Yûsuf saatçilerin, Hz. Dâvûd demirci ve zırhçıların, Hz. Lokman hekimlerin, Hz. Muhammed tâcirlerin, Selmân-ı Fârisî berberlerin pîri sayılırken, kemer-beste sahabelerden, Selman-ı Fârisî berberlerin, Bilal-i Habeşî müezzinlerin, Zünnn-i Mısrî tabiplerin, Muhammed ibni Ebu Bekr mimarların, Ebû Ubeyde reislerin, Ebu Zer Gıfârî palandûzların pîrî sayılırlardı

 Fütüvvetnâmelerde Adı Geçen Esnaf Zümreleri ve Pirleri

Alemdarlar:, Bayraktalar, Sancaktarlar Bürîde-i Eslemî

Aşçılar: Muhammed-i Ekber

Ayakkabıcılar: Ebu’l Kasım Zeyd-i Ekberî

Bahçıvanlar:(Bağbanlar) Ebu Zeyd-i Hindî

Bakkallar: Yemiş satanlar Adiyy bin Nebbaş

Balıkçılar: Nasrullah-ı Semmâk

Bardakçılar: Testiciler, Çömlekçiler Abdulfahhâr el-Medenî

Boyacılar: Ömer ibni Abdullah-i Sebbağ

Cerrahlar: Ebu Ubeyde-i Cerrâh

.Cullahlar (Dokumacılar): Ebu Nasr Abdullah

Çıkrıkçılar: Abdullâh Habîb-i Neccâr

Çobanlar: Ebu Şârib-i Irâkî

Debbağlar meslek grubunun Piri ise  Ahi Evran-ı Veli’dir

Ahlakla kalitenin buluştuğu bir esnaf teşkilatlanma modeli olan Ahilik, 13. yüzyıldan 20. yüzyıla kadar Anadolu şehir ve kasabalarında hatta köylerinde etkin olmuştur. Ahiliğin iki önemli unsuru vardır; maddi yönü ve manevi yönü. Ahilik felsefesi bu iki unsurun uyum içerisinde olmasıyla şekillenmiştir. Ahilik temelde İslamiyet’teki Fütüvvet inancına dayanmaktadır. Her ahi muhakkak fütüvvet ehli olmalıdır ancak her fütüvvet ehli ahi olamamaktadır. Zira ahi olabilmenin en temel şartı bir işle, bir sanatla meşgul olmaktır. Kısacası ahi, ahlak ve sanatın uyumlu birleşimidir. Anadolu’da Ahiliğin kurucusu olarak bilinen Ahi Evran’ın mesleği denemedebbâğlık idi. İlk olarak Kayseri’de kendi mesleği olan debbâğlık başta olmak üzere 32 meslek teşekkülünün bir araya gelmesini sağlamış ve sanayi sitesi kurmuştur. Daha sonra bu sanayi siteleri yurdun her bir tarafına yayılmıştır. O günkü toplumun temel ihtiyaçlarını karşılayan yani; giyim, gıda, ticaret, günlük kullanılan araç ve gereçler, sağlık, beslenme, temizlik, eğlence vb. alanlarda üretim ve hizmet sunan esnaf zümreleri (Debbâğ, demirci, bakkal, ebe, hamamcı, bakırcı, çömlekçi, soğancı, çiftçi, vb.) bu teşkilatın bünyesinde toplanmaktaydı. Ahilik Teşkilatınca kendisine Fütüvvet verilen, Fütüvvetnâmelerde adı geçen yaklaşık 85, Şecerenâmelerde ise yaklaşık 116 esnaf zümresi, genel toplamda ise yaklaşık 200 esnaf zümresinin varlığı tespit pirlerin kimler olduğu da tespit edilmiştir. Her meslek ahilik teşkilatında kabul görmemektedir edilmiştir. Bu esnaf zümrelerinin mesleklerini dayandırdıkları meslek pirleri vardır.

Ahi Evran

Ahî Evran, Pîr Ahî Evrân Velî veya tam adıyla Pîr Mahmud bin Ahmed Nasirûddin Ahî Evran bin Abbas Velî (1171 - 12 Nisan 1261) 13. yüzyılda yaşamış Ahilik teşkilatının kurucusudur. . 1171 yılında İran’ın Batı Azerbaycan tarafında Hoy kasabasında dünyaya gelen Ahî Evran  İlk tasavvuf eğitimini Ahmet Yesevi’nin öğrencilerinden, Horasan ve Maveraünnehir’de almıştır. .  1203 veya 1204 yılında Bağdat’'a gelmiş , burada Fütüvvet Teşkilatı’na katılmış ve bu teşkilatın önde gelen şeyhleriyle temas kurma imkânı bulmuş, başta Kirmanî olmak üzere birçok üstaddan dersler almıştır. O dönemde Bağdat'ın ilim ve irfan merkezi olması, Ahi Evran'ın çok yönlü bir fikir adamı olarak yetişmesini sağlamıştır.. 1206 yılında Anadolu Selçuklu Sultanı I. Gıyasettin Keyhüsrev döneminde Anadolu’ya gelmiştir.Ahlak, sanat, ilim ve misafirperverliğin simgesi olan  Ahilik Teşkilatını kuran Ahi Evran, bu kurumu saygın bir otorite haline getirmiştir , yüzyıllar boyunca esnaf ve sanatkârlara öncülük etmiş, Yeniçeriliğin kurulmasında Hacı Bektaş törelerinin de etkisiyle önemli rol oynamış, devlet adamları bile bu kuruluşa girmeyi bir onur saymış ve önem vermişlerdir. Ahi Evran, Kırşehir'de 1261'de vefat etmiştir. Debbağların ve 32 çeşit esnafın piri sayılan Ahi Evran'ın fıkıh tasavvuf ve felsefe üzerine eserleri bulunmaktadır.Mezarı Kırşehir Ahi Evran Mahallesinde bulunan kendi adını taşıyan Ahi Evran Külliyesi’nde yer almaktadır.

 

Benzer Tarihi Yapılar